Nasıl kandıralım kendimizi? Günleri bayram ilan etmek, onları bayram yapıyor mu? Kaç acı eskittik? Kaç ölüm gördük? "Yüzlerce soru Vardı aklımda, Kulaklarımda Bir garip uğultu Ölümü kullanamazdım; Biryerlerde Birilerine Mutlaka ayıp olurdu. " demiş Metin Altıok, Sorularla şiirinde. Derdi günü kedisiz ve sevgisiz getirmemekti ömrünün sonunu Yakarak öldürdüler onu. Kedisiz ve sevgisiz... O kadar acı var ki bu topraklarda nasıl ölürsen öl birilerine mutlaka ayıp edersin. Ne zaman mutlu olmam beklense bu şiir gelir aklıma: İşte yine kapıldım O can sıkıntısına; İçimde bir tozlu Sarnıç boşluğu, Gitmekle kalmak Arasında kararsız Yürüdüm kederle Dağlara doğru. Yüzlerce soru Vardı aklımda, Kulaklarımda Bir garip uğultu Ölümü kullanamazdım; Bir yerlerde Bilmediğim birilerine Belki ayıp olurdu. Belki de hiç Ummadığım Sevgisi tarazlı biri; Koparıp bana ilişik Umudunu Bir kitabın arasında Yamyassı Kuruturdu Bir gazetenin Ölüm ilanlarında Okuy
Dünyanın büyük çoğunluğu yaşam savaşı verirken benim gibi durumu iç güveysinden hallice beyaz yakalı tayfasının sınıfsal olarak arada derede kalmış, bir türlü mutlu olamayan, sürekli boşluk içinde kıvranan hayatının tek arayışı olan mutluluk... Tarihin başlangıcından bu yana mutluluğun ne olduğu ve nasıl yakalanacağı konusunda bir hayli lakırdı edildi ve edilmeye devam ediyor. Tabi ki bu yazıyı bitirdiğinizde de bu sorularınıza cevap bulmuş olmayacaksınız. Ama kendi yapmaktan mutlu olduğum şeyleri, başkaları da yapınca mutlu olur belki diye paylaşmak istedim. Mutluluğun sürekli bir fonksiyon olmadığını bir türlü kabul edemememiz sürekli mutsuz kalmamızdaki birinci neden. İkincisi ise insan bencildir öğretisi. Hayatta kalmamızı bu içgüdü sağlıyormuş. Bunu tam olarak yalanlayamayız evet ama özgeciliğin ( diğerkamlık ) canlı türlerinin (sadece insan topluluklarının değil diğer canlı türlerinin de) hayatta kalabilmesine sağladığı katkıya hakkı yeterince teslim edilmemektedir. Hatt